Yazılar

Aydın GüçkıranBuradaki yazılar aklımda kalan bir cümleden bir isimden yola çıkılarak kurgulanmıştır. Gerçeği yansıtmaz.

AH GÜLSEN AH

10 Haziran 2023

Lambada şişesiz yanmazmı

Cicim bana yar bulunmazmı

Düğünün sonuna doğru artık insanları iyice coşturmak oynamamış misafirleri oyuna kaldırmak için bu parçayı en son çalıp söylerlerdi

Alamadım kaşları karayı

Süremedim zevk ile sefayı

Darbuka çalmaya küçüklüğünde boş yağ kutularına vurarak başlamıştı. Sonra ilkokuldayken dayısı kiremitten keçi derili bir darbuka hediye etmişti. Yıllarca gözü gibi bakmış patlatmadan kırmadan bu güne gelmişti. Hala aynı darbukayı kullanıyordu. Eliyle deriyi sıvazlayıp ısıtınca öyle güzel ses çıkarırdı ki nasıl bunu bırakıpta başka bir darbukayı kucaklasın. Okul gösterilerinde pikniklerde tanıdık düğünlerinde çaldıkça işi büyütmüş ve kemancı cino kazımın çalgıcı grubuyla çalmaya başlamıştı. Dün akşam kırkayak çay bahçesinde otururken kazım abi gelmiş yarın Belkıs öğlende düğün salonunda gelinçi var demişti. parasıda iş bitiminde peşindi. Sevincinden Azmiye masanın çaylarını tazeletmişti.

Cino kazım torpil geçip kendisini perdenin bittiği yere duvar kenarına oturtmuştu.

Perde duvardan biraz açık durduğu için aralıktan salonun ve oynayanların bir kısmı görünüyordu.

Utangaç utangaç oynayan kızları seyredebiliyordu.

Düğüne ya da gelinçiye gelenler hep kadınlar olurdu. Erkekler ya çeyiz götürmek ya da nişanda görünürlerdi. Gelenler hep kadın kız çalgıcılarda erkek olunca çalgıcıların önüne perde gerilirdi. Kadınlar huzursuz olmasın rahat rahat eğlenebilsinler diye.

Asmadan gel asmadan

Cicim fistan giymiş basmadan

Her tarafı ağrıyordu sanki tonlarca yük taşımıştı. İlk defa bir düğünün hemde oynayan kızları gördüğü bir düğünün erken bitmesini istiyordu. Ama ağrılarından dolayı değil bir an önce gülseninin evinin önüne gidip perdesini seyretmeyi düşünüyordu.

Bilsem okula gitmezdim. Ağaç dikme işinden kaytarmış olurdum bu kadarda yorulmazdım diye düşündü. Ama hemen uzaklaştı bu düşünceden. Bugün kaç ağaç dikmişlerdi gülsenle beraber. Kazma elinde habire kazıyordu Gülsen yanı başında elinde çam fidesiyle tebessüm ediyordu. Gülsen böyle yanında dursun dülük tepesini dümdüz edene kadar kazardı. Allahım şu saçlara bak şapkanın altında sarı altın gibi kâküller. Oh oh. Kaz Mustafa kaz.

Ders başladığında sınıfa giren yabancı profesör öğretmen planlandığı gibi bugün ders yapılmayacağını beraber ağaç dikmeye dülük tepesine gidileceğini söylediğinde böyle bir şey yaşayacağını düşünmemişti. Beraber çalışacaklar için eşleştirme yapılırken Gülsenin yanında duran Rasime bir işaret çakmış ve onun yerine geçmişti. İşarete bile gerek yoktu biri bir kez bu kız benim dedimi kimse o kıza yanaşamazdı. Mustafa da Gülsenin sevdiğini herkese ilan etmişti. Kaçmak bakışmalar filan derken kıza da söyleyivermişti sevdiğini ama cevap alamamıştı. Ama olsun. Sonraki günlerde okul çıkışında belli ederek evine kadar takip etmeler. Geceleri arkadaşlarla yüksek sesle şarkılar söyleyerek evinin önünden geçmeler. Teneffüslerde peşinden ayrılmamalar derken baş başa şanlılar pastanesi. Oh be dünya ne güzeldi.

Abisine yakalanana kadar sınıf arkadaşlarıyla kavaklıkta piknik kaçamak buluşmalar. Mektuplar şiirler.

Abisi biraz gözdağı vermişti Mustafa’ya. Hiç umursamamıştı. Abisini kırkayaktan tanıyordu öyle vurucu kırıcı tarafı yoktu. Ama aklına gelmeyen başına geldi. Antep küçüktü hemen herkes birbirinin dilini dinin mezhebini bilirdi.

Sen demişti Gülsen bir daha peşimden gelme. Anlamamıştı abisinden korkmadığını onun gönlünü alacağını söyledi aleviymişsin bizde Alevilere kız verilmez. Onun için görüşmeyelim.

Ne yalvarmıştı ne diller dökmüştü ama nafile.

Yine peşinden gidiyor yanından geçerken kendimi öldürürüm diyor. Ama yüz bulamıyordu. Gülsen görmezden duymazdan geliyordu.

Hayatın anlamı kalmamıştı bu bir ay boyunca dersleri boş vermiş içine kapanmış alleben kıyısında tek başına dolaşan biri olup çıkmıştı.

Şarap parası denkleştirilirlerse iki üç arkadaşla dere kenarına iniyorlardı.

Gülsen gülün olayım

İste kulun olayım

Allah razı olsun Profesörden. Ağaç dikme bahanesiyle dülük harabelerini arıyormuş. Bana ne alsın gitsin Allahın taşını. Bana Gülsenimle doyasıya yaşadığım bir gün verdi. Gerisi boş. Sırayı bozup yanına gittiğimde nasıl gülümsedi utanmış havalarında.

Kazmacılar hazırmı diye seslenildiğinde dünyayı Dümdüz ederim hocam diye bağırmıştı. Gel buradan kaçalım

Bizide devriye basmadan

Gülsen gülün olayım

Dile kulun olayım

Kemanın yayı kafasına indiğinde cino kazımın kızgın gözlerini gördü. Bozuyorsun dedi.

Alamadım kaşları karayı

Süremedim zevk ile sefayı

En az 20 çukur kazmıştı çamı dikip elleriyle doldurmuştu sonra çukurları. Çamı gülsenin elinden alırken eline dokunuyordu her seferinde

Hayat ne güzeldi çok konuşmasada Gülsen hep gülümsemişti.

Darbukayı daha bir şevkle çalmaya başladı. Oturduğu yerden hem çalıp hem oynuyordu. Artık düğünün bitmesi umrunda bile değildi başka alemlerdeydi. Şimdi oynayan her kız Gülsendi

Yallah süremedim zevk ile sefayı

Şabaa dendiğinde takı merasimi başlar düğün biterdi.

Gel buradan kaçalım

Bizide devriye basmadan

Bu defa kemanın yayı daha sert inmişti kafasına

Para cebindeydi, keyfi tıkırındaydı, Gülşende gülmüştü. Çay bahçesine girdi. Grup tamamdı. Haydi, şaraba dedi. dere kenarına indiler. İçen veli içmeyen deli pirimiz bektaşı veli. Yumul üzüm suyuna.

Kaç defa yaah bastılar

Kaç defa Gülsen gülün olayımı söylediler

Kaç şişe içtiler

Kimse saymadı. Gece onların. Şarap onların dere onların gece onlarındı.

Gülsen gülün olayım

Çiğne yolun olayım

Gülsen Mustafa’nındı.

Dile kulun olayım

Kalbim seviyor seni

Hadi dedi cananımın evine. Beni seven arkamdan gelsin.

Sallana sallana titrek ışıklı sokak lambalarının altından eblehana geldiler. Mustafa’yı tutmaya kimsenin gücü yetmezdi artık güzel iki katlı taş binanın duvarlarını öpmeye başladı. kabem ulan bura benim kabem.

Arkadaşlarına sarıldı hepsini teker teker öptü. Sürükleyip kilisenin yanına getirdiler. Yolun ortasına oturdular Gecenin ilerlemiş saati salya sümük ağlıyor.

Gülsen gülüm, gülki öleyim ulan

Eli cebine gitti düğün kazancı paraların çoğu duruyordu. Alın ulan alın bana para değil Gülsenim gerek. Alın lan bunu da alın alın istemiyorum diye diye bütün paraları yerlere saçtı.

Solmasın gülşende açan güllerin.

Yad ele değmesin beyaz ellerin

Benim ulan benim Gülsenim o.

Ah ulan ah.

Gül sen gülün olayım

Çiğne yolun olayım

Dile kulun olayım

Kalbim seviyor seni

Ah gülsen ah

Aydın Güçkıran