Yazılar

Aydın GüçkıranBuradaki yazılar aklımda kalan bir cümleden bir isimden yola çıkılarak kurgulanmıştır. Gerçeği yansıtmaz.

KAN

23 Mayıs 2023

Mahalle kadınları kapı önü toplantılarını yeni bitirmiş evlerinde yemek telaşına düşmüşlerdi

Aslında yemeğe çok acele etmelerine gerek te yoktu. Muhacirlerin erkekleri ve hacı dışında mahallenin tüm erkekleri ya kahvede ya da bir çilingir sofrasının başındaydılar. Gece yarısından öncede hiç biri eve dönmezdi. Çocuklarda bilirlerdi babalarının eve geç geldiğini. Onun için gece oyunlarının tadını çıkarırlardı annelerde ayakaltında dolaşmadıkları için çok umursamazlardı bu durumu

Mahalleye oyundaki çocuklara rağmen gecenin karanlığıyla birlikte sessizlik çökmüştü

Sokak lambaları ancak kendilerini aydınlatıyordu

En fazla iki katlı havara ve kıymık taşından yapılmış eski ermeni evlerinin pencerelerinden ya elektrik lambasının ya da gaz lambasının solgun ışığı sızıyordu

Dipsiz dehlizin sonunda saklanan saklambaç oynayan çocuklar dahil şahveli mahallesinin hiçbir akşamı böyle olmayacaktı.

Mahalleye ağır bir siyah çökecekti.

Olmadı yakışmadı bu mahalleye şimdiye kadar kendi içinde ne bir kavga ne bir hırsızlık görülmeyen bu mahallede bu olmamalıydı. İçlerinden birkaç gencin, başka yerlerde bir iki küçük hırsızlıklar yapmış olduğu söylense de mahallede yanlışlarına rastlanılmamıştır

Başka yerlerde kavgada şahin kesilen kabadayı gençleri olsa da bu olay ilkti mahallede.

Onun için mahallenin tüm fertleri kelimenin tam anlamıyla şoktaydılar. Kendi büyükleriyle sorunları çözmeye alışmış dışa karşı hep tek vücut olmuş her zaman yardımlaşmanın en güzelini göstermiş bu mahalle ilk defa kendi içinden bir katille bir cinayetle yüz yüze gelmişti.

Halebin kapalı çarsındaki esnaflar iyice tanımışlardı onları. Veresiye alabiliyorlardı

Çeyiz ve ufak tefek ev eşyaları alıp Antep’te mahalle arasında satıyorlardı. Kolay olmuyordu gümrükten geçmek ama memurlarına biraz çay bazen biraz para verip zor bela mallarını geçiriyorlardı. Mal dediğinde birer valizin içindekilerdi

Oğulları askerden yeni dönmüştü. Bir takside şoförlük yapıyordu. Evlenmek düğün dernek için para gerekti. Yoksa ne işleri vardı Halep yollarında Ahmet’le Fidanın,

Kilise girdiklerinde yorgunluklarını unutmuşlardı. Artık bir saat sonra Antep’teydiler.

Tüm mahalle hatta muhacirler bile akraba gibiydiler. Dostluğun her güzelliği mevcuttu, dayanışma vardı, hepsi yoksuldu ama aç kalan olmazdı. Tabak tabak yemek taşınırdı evden eve

Hiçbir şey eskisi gibi olmazdı bundan sonra.

Kararmış yüzler karanlık odalarda karanlık hesaplar yapmıştı

Hasan arabasını silmeyi bitirip ilk müşterisini beklemeye başladı. Gece işini sevmiyordu ama para lazımdı.

Kirvesiydi gelen yanında da hiç sevmediği yılan bakışlı yeğeni vardı.

En son cenazede beraber olmuşlardı 3 ay önce mağara başında öldürülen ortanca kirvesi veli ile berberde karşılaşmış veli mağara başında bir arkadaşıyla rakı içeceğini söyleyip beraber gidelim demişti. Taksiye çıkacaktı kusura bakma dedi.

Bir iki saat sonra veli bıçakla öldürülmüş bulunmuştu

Bizi biraz gezdir dedi kirvesi. Olur, abi dedi arabayı baş karakola doğru sürdü.

Veliyi en son sen görmüşsün

Evet, abi dedi bilsem bende giderdim ne bileyim dedi.

Kirve sert bir sesle gitsen veli ölmezdi dedi

Kırmızı ışıkta durduğunda ensesinde soğuk demiri hisseti.

Hastaneye geldiklerinde bütün aile bütün mahalle oradaydı

Onları hastaneye getiren bacısının oğlu başını eğdi kim söyledi nasıl söylendi bilinmedi.

Hasan dediler. Duvarlar dönüyordu yere yığıldı

Çırpındı durdu çaresiz yerlere attı kendini Fidan. Soğuk hastane duvarlarında yankılandı ağıtı

Hastane kapısına

Bir taş koydum yapısına

Senin gül hatırın için

Kurban olam şoförlerin hepsine

Gözünü yaşı hiç eksik olmadı ölene kadar. Çamaşır yıkarken ağladı, yemek yaparken ağladı, asker gördü ağladı şoför gördü ağladı düğünlerde ağladı. Neden ağladığını bilen bildi bilmeyenlere anlattı

Bir daha Halep e gidemedi dost sohbetlerine katılamadı

Kimseyi tanıyamadı

İçinde Hasan’ıyla kapandı kaldı

Ahmet’in gözlerinin feri kayboldu uzaklara bakıyordu.

Şahveli mahallesine Siyah örtü çökmüştü.

Mahallenin orta yerinde kan akıyordu

Aydın Güçkıran